enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Cildinize Göre Bakım

Cildinize Göre Bakım

Hiçbirimiz, uzun ve hareketli bir yaşamın fiziksel etkilerinden tümüyle kurtulamayız fakat her birimiz zamanın yolumuza çıkardıklarını farklı değerlendiririz, Bu durum cildimiz için özellikle doğrudur.
Hepimizin aynı temel deri yapısına sahip olduğunu öğrendik, fakat her birimiz farklı genetik kodlar taşırız. Özelliklerimiz, göz çevresindeki ve alnımızdaki kırışıklıklar, akneye olan eğilimimiz, ne kadar kolay bronzlaşıp yanaca­ğımız DNA’larımıza kalıcı olarak basılmıştır. Eğer görüle­meyecek kadar küçük gözenekli mermer gibi bir cilde sahipseniz lise yıllarını bir, iki cilt problemi ile atlattığınızı tahmin etmek zor değildir fakat güneşle ilgili sorunlardan kurtulmanız bu kadar kolay olmaz. Öte yandan, eğer sütlü kahveden simsiyaha kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alan kahverengi tonlu bir cilde sahipseniz cildinizdeki yağ fazlası ve sivilcelerden yıllarca çekmişsinizdir, fakat cildiniz güneşe karşı daha dayanıklı olduğu için ilk çizginizi görmeden elli yaşınıza varabilirsiniz.

Asıl önemlisi, her cilt tonu ve tipinin avantaj ve deza­vantajlarının olması ve bu nedenle en iyi sonucu elde etmek için her ciltde doğru bakımın uygulanmasıdır. Cildinize bu bakımı yapabilmeniz için onun iki temel özelliğini bilmeniz gereklidir: Tonu ve tipi.

Cilt tonu, derinizin rengidir-mermer beyazı, buğday rengi, koyu siyah ya da bunlar arasında bir ton olabilir. Cilt tonunu melanin miktarı belirler, bu pigment cildinizin rengini verir. Cildiniz ne kadar çok melanin içerirse, o kadar koyu renktedir.

Melanin ayrıca cildin güneş hasarına ve tahrişine karşı ne kadar iyi dayanacağını da belirler. Cildiniz ne kadar açıksa, o kadar az melanin içerir ve güneş hasarına (ve güneşle ilgili lekelere ve kırışıklıklara) karşı o kadar duyarlıdır. Buğday renkli ve sarı cilt, daha fazla melanin içerir bu da onları güneşin zararlarına ve erken yaşlanmaya karşı daha dayanıklı hale getirir. En fazla miktarda koruyucu melanini kahverengi ve siyah cilt içerir. (Fakat koyu renk cildin de yanacağını unutmayın.)

Cilt tipinden bahsettiğimizde cildin kuru, yağlı veya karma olmasını kastederiz. Cildimizin tipini bilmemiz niçin gereklidir? Çünkü cilt ürünleri tek tip değildir. Yağlı ciltler için formüle edilen temizleyiciler iletonikler, kuru ya da duyarlı ciltleri yakar ve tahriş eder. Yağ bazlı temizleyiciler, nemlendiriciler ya da makyaj malzemeleri ise yağlı ciltte pütürlere ve sivilcilere neden olur.

Önemli olan cildinizin tonu ve tipi ne olursa olsun, ufak bir bakımının çok işe yarayacağını bilmektir. Doğal ürünleri vurgulayan bir cilt bakım programı, çoğu insanın leke ve çizgi problemlerini çözerken ya da minimize ederken ciltlerinin rengini, berraklığın ve yumuşaklığını artırarak güzelliklerini maksimize edebilir.

 

Cilt Tonuna Uygun Bakım

Çeşitli cilt tonları arasında bulunan farklılıkların çoğu melanin miktarına bağlanabilir. Melanin, cilt rengini saptamanın dışında kişinin güneşe karşı dayanıklılığını, tahriş ve iltihap­lanmadan korunma yeteneğini de belirler. Dermatologlar, cildin güneş ışınlarına karşı duyarlılığını birden altıya kadar sıralanan bir renk cetveli kullanarak değerlendirirler. Bir numarada bulunan sarışın ciltli kişiler, her zaman yanar asla bronzlaşamazlar. Altı numaradakiler, koyu kahverengi cilde sahiptir ve güneşin zararlı etkilerine karşı diğer cilt tipler­inden daha uzun süre dayanabilirler. Latinler ve Ortadoğulular cetvelde dört ya da beş numarada yer alırlar. Her cilt tonunun kendine özgü karakterleri vardır.

Cildinize Göre BakımBeyaz Cilt için Cilt Bakım

En açık tenli insanlar (Kafkasyalılar, İrlandalılar ve Kuzey Avrupalılar), deri hasarlarından ve yinelenen şekilde güneş ışınlarına maruz kalmanın yarattığı yaşlanmadan daha çok etkilenirler. Melanin güneş ışınlarını emer, bu yüzden ciltlerinde melanin olmayan ya da az olan insanların doğal savunmaları düşüktür.

Avantajları: Beyaz ciltte, yara izleri ve lekeler diğer cilt tonlarına göre daha zor olur. Bu yüzden genel olarak peeling’lere, yüz gerdirme de dahil olmak üzere her çeşit kozmetik cerrahiye daha iyi cevap verirler.

Dezavantajları: Beyaz cilt, koyu renk ciltlere oranla daha ince olduğu ve daha az melanin içerdiği için güneşin verdiği hasarlara, kızarıklığa, özellikle de yanaklarda ve burun yanlarındaki kılcal damarlarda çatlaklara daha du­yarlıdır. Beyaz cilt ayrıca, şiddetli bir deri iltihaplanması olan ve akneye benzeyen, sıklıkla da çatlak damarlarla karakterize olan rosacea’ya eğilimlidir. Sonuç olarak beyaz cilt, kanser öncesi ve kanserli deri lezyonlarından daha çok etkilenir. Cilt ne kadar açıksa o kadar duyarlıdır.

Konu Çalışması: 51 yaşındaki hastam Ellen -açık tenli, mavi gözlü, sarışın- büroma geldiğinde açık beyaz cildin tipik problemlerine sahipti: güneşin neden olduğu kahverengi lekeler, çizgiler ve kırışıklıklar. Çene çizgisi sarkmaya baş­lamıştı. Tek çaresinin kozmetik cerrahi olduğuna inanıyordu. Oysa yanılıyordu.

Yüz gerdirme, cildi çarpıcı bir şekilde düzeltse de, derinin yapısını geliştirmez. Bu yüzden yüz gerdirme Ellen’in çizgilerini ve kırışıklarını yalnızca yeni bir pozisyona sokardı. Oysa, antioksidan terapi yeni çizgi ve kırışıklıkların gelişimini yavaşlatırken cildin gerçek sağlığını geliştirir. Ellen’i, alfa lipoik asit (ALA) ve vitamin C ester gibi yüksek etkili ürünlerle birlikte güçlü bir antioksidan terapiye soktum. Topikal vitamin C ester, kolejen üretimini artırmaya yardım ederek cildin kalınlaşmasına yardımcı olan bir antioksidandır.

Üç ay içinde, Vitamin C ester terapisi sayesinde Ellen’in kahverengi lekeleri ve çizgileri solmaya başladı ve cildi daha sıkılaştı. Lazer terapisini ve yüz gerdirmeyi mutlulukla erteledi:

Önemli Nokta: Her ne kadar antioksidan terapi güneş ışınlarının etkilerini onarmaya yardımcı olursa da yaşam boyunca korunmasızca güneşte kalmanın cilde zarar veren etkilerini tümüyle elimine edemez. Bu yüzden bütün okurları en azından SPF-15 (güneşten korunma faktörü) içeren bir koruyucu kullanmaları konusunda uyaracağım. Her gün sabah makyajınızı yapmadan önce uygulayın ya da en azından SPF-15 içeren bir fondöten kullanın. Boynunuza, omzunuza ve ellerinize de sürün. Bu bölgelerdeki ince ve hassas cilt, güneş hasarına çok açıktır.

Kahverengi Cilt için Bakım

Kahverengi ve beyaz cilt arasında çevre ve diğer tahriş edicilere verdikleri tepki ve nasıl iyileştikleri açısından büyük farklılıklar vardır.

Avantajları: Kahverengi cilt, beyaz ciltten daha fazla melanin içerir. Güneşin zararlarından etkilenmesi daha zordur ve daha uzun süre düzgün ve kırışıksız kalır. Aynı zamanda kahverengi ciltte yağ bezleri daha yoğun olduğu için yağlı olmaya eğilimi fazladır. Bu fazladan yağ, çizgileri ve kırışıkları uzak tutar. Kahverengi cildin avantajlı olarak daha elastik ve daha uzun süre gergin kalma eğilimi içinde olduğuna dair bazı kanıtlar vardır.

Dezavantajları: Kahverengi cilt, iltihaplanmaya daha eğilimlidir. Gerçekte kahverengi ciltte, basit bir akne olayı bile aşın iltihaplanma reaksiyonu tetikleyebilir. Çünkü yüksek melanin içeren bir ciltte iltihaplanma, hızla saldırıp derideki elastini bozan kimyasalların üretimini tetikler. Bu süreç görünür yaralara neden olabilir, pigmentte değişikliklere yol açar ve bazen keloit denen geniş, tümsekli yaralara neden olur. Bu iltihabi cevap, siyah ciltte ufak bir sıyrıktan veya sürtünmeden, hatta bir sivilceden -iltihap sonrası hiperpigmentasyon adı verilen- koyu bir leke kalmasının da nedenidir. (Siyah ciltte ayrıca pigmentasyon kaybı da olabilir -hipopigmentasyon ya da vitiligo denen- fakat bu durum pek yaygın değildir.)

Kahverengi ciltli birçok erkek, özellikle tıraştan sonra kıl dönmesinden ve sivilcelerden şikayetçidir. Siyah erkeklerin yüzde 60’ının, pseudofolliculitis barbae (Kıvırcık kılların deri altında büyüyüp sivilceler oluşturduğu iltihaplanma sürecini açıklayan süslü bir terim) denen bu rahatsızlığı çektiği tahmin ediliyor. Fazla melanin içeren cilde sahip herhangi bir erkek bu riski taşır.

Konu Çalışması: 39 yaşında, Afrika kökenli Amerikalı hastam Judy, cilt problemleri ile geldiğinde yüzünde aknenin bıraktığı izler ve egzamanın yol açtığı renk bozukluğu problemi vardı.

Durumu, popüler akne ilacı benzoyl peroksit kullan­dıktan sonra daha da kötüleşmişti. Derisinde düzelmesini istediği yerlerde kahverengi izler kalmıştı. Judy, sert sabunlar ya da güçlü akne ilaçları gibi tahriş edicilerin, kahverengi ciltte gerçekte iltihaplanmayı ve hiper pigmentasyonu artırdığını bilmiyordu. Kahverengi cildi en iyi şekilde tuta­bilmek için, kullanılan ürünlerde çok seçici olmak gerektiğini zor yoldan öğreniyordu.

Lazer, derin peeling, dermabrasion ve tabii ki plastik cerrahinin bütün biçimleri gibi günümüz uygulamalarının çoğu, deride yaralanmalara ve iltihaplanmaya neden olur. Bu da, pigmentli deride görünümü düzeltme yerine yara izlerine yol açabilir. Retin-A (A vitamininin iltihaplanmaya yol açan bir türevi) ya da güçlü asit solüsyonları gibi ürünler dahi çok hassas kişilerde sorunlara yol açabilir. Bununla ] birlikte ılımlı dozlarda kullanıldığında alfa hidroksi asitler  (antioksidandır) kahverengi ciltteki düzgün olmayan pigment yapısını dengeleyebilir ya da diğer problemleri çözebilir.

Judy’nin yüzünün bazı bölümlerinde akneler ve yanak­larında, alnında ve çenesinde koyu akne izleri vardı. Egzama yüzüne zarar vermedi fakat bacaklarının alt bölümlerinde koyu kahverengi ve gri lekeler bıraktı. Benzoyl peroksite verdiği reaksiyon alerjenlere ve tahriş edicilere çok duyarlı olduğunu gösteriyordu. Kahverengi ciltli birçok insan gibi, aşındırıcı olmakla birlikte iyileştirici ve nazik bir tedaviye ihtiyacı vardı. Dermabrasion ya da bazı doktorların beyaz ciltteki akne izlerini yok etmek için kullandığı derin asit peeling Julie’nin nazik cildinde korkunç sonuçlar üretebilirdi.

Onu kortizon (egzama yüzünden daha fazla renk bo­zukluğu olmasın diye) kremleri kombinizasyonu ile tedavi ettim ve rengi değişen bacaklarına günde iki kez uygulaması için hafif alfa hidroksi asit losyonu verdim. Ayrıca yüzüne (sivilceleri durdurmak için) topikal antibiyotik tedavisi uyguladım ve akne izleri için alfa lipoik asit verdim. Üç ay içinde yüzü çarpıcı şekilde pürüzsüzleşti ve daha genç görünmeye başladı (topikal antioksidanların hoş yan etkisi). Bacaklarının alt kısımlarındaki pigment dengesizliği gitti ve doğal, sağlıklı kahverengi tonuna döndü.

Önemli Nokta: Koruyucu melaninin bolluğuna rağmen kahverengi cilt yumuşak, sevecen bir bakıma ihtiyaç duyar. Cildi tahriş eden ya da iltihaplandırarak tedavi eden astrenjan gibi ürünlerden kaçının. Akne ilaçlarını dikkatle kullanın, bunların yüzde 2.5 benzyl peroksitten fazlasını içerenlerinden sakının. (Yüzde 5 veya 10 oranındakilerden kesinlikle kaçının.) Ayrıca Retin-A (A vitamininin asidik biçimi) ve Renova (Retin-A molekülü içerir fakat çok hafif temelde) beyaz ciltte çizgileri ve kırışıkları çok iyi derecede azaltırken, eğer doğru dozajda kullanılmazsa kahverengi ciltte renk kaybına neden olabilir. Fakat kahverengi cilt, alfa hidroksi asit (AHA), meyve, süt ve diğer doğal kaynaklardan elde edilen bir grup doğal asit tedavisini tolere edebilir. Aşırıya kaçmadan kullanıldığında alfa hidroksi asitler, kahverengi ciltte düzensiz pigmenti iyileştirebilirler. (Daha fazla bilgi için bk. Bölüm 8.) Bu kitap boyunca, antioksidan terapinin kahverengi cildi renk bozukluklarından, yağ bezlerinin fazla çalışmasından ve diğer problemlerden nasıl kurtaracağını göreceksiniz.

Açık Kahverengi ya da Sarı Cilt için Bakım

Az miktarda melanin bile cildinizde muazzam etkiler yara­tabilir. Bu en çok Asyalı ve Akdenizlilerde belirgindir. Asyalıların teni açık bejden koyu sarıya kadar giden bir yelpaze içindedir. İtalyan, Orta doğu ya da Akdeniz soyu kendine özgü altın ve daha soluk tonlarda koyu beyaz bir cilde sahiptir. Bu “ekstra” melanin Akdenizlilerin ve Asyalıların cildine, kahverengi cildin pek çok iyi özelliğini ve prob­lemini verir.

Avantajları: Asyalı cildi, güneşin zararlarına karşı beyaz ciltten daha dayanıklıdır fakat kahverengi ciltten farklı olarak cilde pürüzsüz bir görünüm veren ufak gözeneklere eğilim­lidir. Akdenizli cildi tersine daha kalın ve daha yağlıdır. Bu daha büyük gözenekler fakat güneş ışığından daha az zarar görme ve daha az kırışık anlamına gelir.

Dezavantajları: Hem Akdenizli, hem de Asyalı cilt soluk ve sarımsı görünebilir. Cildi nemlendiren sağlıklı bir diyete özenle bağlı kalmak, orta renkli bir cilde sahip hasta için en iyi tedavi şeklidir. Her gün en az sekiz ile on bardak su içmek ve bol bol antioksidan içeriği zengin meyve, sebze yemek herkesin sağlıklı kalması için çok önemli öğelerdir fakat Asyalı ve Akdenizliler’de soluk ciltle ilgili problemlerden sakınmak için özellikle çok yardımcıdır. Akdenizli cildi zaman zaman lekeli ve yağlı da olabilir. Ek olarak, iltihap­lanmanın her türlü tipi (kimyasallar, hafif travma ya da diğer tahriş ediciler nedeniyle) çabucak lekelenmelere yol açabilir. Ayrıntılı bir incelemede aşırı iltihaplanmaya bağlı cevabın kahverengi ciltte olduğu gibi Asyalı ciltte de yaygın olduğu görülür.

Konu Çalışması: 54 yaşındaki Asya kökenli, Amerikalı hastam Lia, birkaç yıl önce bana geldiğinde ince kırışık­lıklardan, donuk cilt renginden ve orta yaşlarında sahip olduğu şişliklerden ötürü üzgündü. Ona yalnızca liposuction ve cerrahinin yardımcı olabileceğini düşünüyordu.

Dikkatle inceledikten sonra alfa lipoik asit, vitamin C ester ve diğer tedavilerin görünüşünde çok büyük gelişme yaratacağını açıkladım. Çok şüpheciydi ve eğer “cosme-ceutical” programım işe yararsa beni seçeceğim bir restoran­da yemeğe götüreceğini söyledi.

“Anlaştık,” dedim ve hemen göz çevresindeki ince çizgileri ve şişlikleri (iltihaplanmanın diğer sonucu) azaltmak için DMAE ile yüzde 15 vitamin C ester içeren alfa lipoik asit kremine ve tüm yüzüne uygulaması için alfa lipoik asite başlattım. Herhangi bir değişiklik gördüğü an beni aramasını söyledim.

Ertesi sabah, büroma girdiğimde çalan telefon beni çok sevindirdi. Lia, göz terapisinin anti-iltihapsal etkisinin şimdiden işe yaradığı konusunda beni bilgilendiriyordu. Göz çevresindeki şişliklerin azaldığını gördüğünde ina­namamıştı. Üç ile beş gün içinde cildinde daha sağlıklı bir parlaklık olduğunu bildirdi. Cildindeki solukluk azalmıştı ve bu aslında alfalipoik asitin dolaşıma yardımcı olduğu anlamına geliyordu. Görüyorsunuz alfa lipoik asit iltihap­lanmayı azalttığı gibi ciltte bulunan nitrik oksid synthase denilen ve sirkülasyonu kontrol eden bir enzim üzerinde de kendine özgü bir etkiye sahiptir. Üç ay içinde, ince çizgileri azalmaya başladı ve Lia, sonuçtan memnun olduğunu açıkladı. Bana hala bir akşam yemeği borcu var, fakat ameliyat yerine, doğal antioksidan programa sıkı sıkıya uyması benim için yeterli bir ödül oldu.

Kararı onu bazı hayal kırıklıklarından da kurtardı. Asyalı cildin iltihaplanmaya, sıyrık ve sürtünmelere karşı tepkisi ile kahverengi cilde benzediğini hatırlayın. Ameliyatın ardından iyileşme süreci, düzgün olmayan pigmentasyona yol açabileceğinden Lia’nın, cilt rengi daha da kötüleşe-bilirdi.

Önemli Nokta: Hem Akdenizli, hem de Asyalı cilt soluk ya da sarımsı görünebilir. Cildi nemlendiren sağlıklı bir diyete sarılmak orta ten rengine sahip hastalar için en iyi yoldur. Her gün en azından sekiz-on bardak su içmek ve bol bol antioksidan yönünden zengin meyve ve sebze yemek sağlıklı kalma açısından herkes için önemlidir fakat Asyalı ve Akdenizlilerin soluk cilt tonu probleminden sakınabilmeleri için özellikle yardımcıdır.

Cilt Tipine Uygun Bakım

Kuru Cilt için bakım

Ciltte gerginlik ve kuruluk hissi, her ne kadar yaşla ilgili olabilse de sert bir temizleyicinin ya da cildinizin ihtiyaçlarını içermeyen bir nemlendiricinin kullanılması da kuru ciltte aynı sonuçlara yol açabilir. Hassas bir cilt bakım rutini en kuru cildin bile daha yumuşak ve parlak görünmesine yardım edebilir.

Temizleme: Kuru cilt hassas bir temizleyiciye ihtiyaç duyar. Neyse ki piyasada bunlardan çok miktarda mevcuttur: Zeytinyağı ya da lanolin gibi yumuşatıcılar içeren ve genellikle güzellik sabunu olarak adlandırılan “Süperyağh” sabunlar, sütlü likit temizleyiciler, tissue-off (ölü deriyi temizleyici krem) temizleme kremleri vardır.

Nemlendirme: Cildiniz ne kadar kuru ise nemlendiriciniz de o kadar çok su içermelidir. Gliserin, hiyalüronik asit ya da dimetikon ile formüle edilmiş bir ürün seçin. Bunlar gün boyunca yaşanan nem kaybını yavaşlatır, daha fazla su kaybını önlerler. Ya da doğal bir yol izleyerek yüzünüze yalnızca zeytin yağı sürün. (Tabii ki, eğer akne eğiliminiz varsa bundan kaçının.) Zeytinyağını gece yatmadan önce uygulayın. Ayrıca her ne kadar iyi bir salata sosu olsa da, zeytin yağının cildinizi güneşten korumayacağını unutmayın.

Kozmetikler: Yağ bazlı fondötenler, allıklar ve pudralar arayın. Yağ bazlı makyaj malzemelerinin isimleri hydrating, nourishing ve moisturizing gibi kelimeler içerir. Krem ya da krem-toz allıkları seçin, cildinizi düzgün gösterir; toz allıklar çizgi ve kırışıklıkları belirginleştirir.

Güneşten Korunma: Kuru cilt diğer cilt tiplerine göre daha az yağ üretir, bu yüzden iltihaplanmaya karşı daha açıktır. Yıl boyunca SBF-15 (Koruma faktörü 15 olan) koruyucu -ya da koruma ve antioksidan eklenmiş bir nemlendirici kullanın. Ve eli sıkı olmayın: Yüzünüz için bir, boyun ve göğsünüz için ise iki misket büyüklüğünde koruyucu kullanın.

Yağlı Cilt için bakım

Eğer yağlı bir cilde sahipseniz kendinizi kutsanmış sayabi­lirsiniz. Şimdi şikayet edip durduğunuz yağ, yaşlanırken size yarar sağlayacak bir besleyicidir.

Tabi ki önce parlak bir burun ve yağlı yanaklarla baş etmek zorunda kalabilirsiniz. Çözüm için onunla kavga etmeyin, kontrol edin.

Temizleme: Eğer yağı kurutmak için sert, deterjan bazlı sabunlar ve alkol yüklü astrenjanlar kullanıyorsanız, durun. Hemen. Zamanla, bu ürünler cildinize zarar verebilir ve zaten fazla aktif olan yağ bezlerinin üretimini teşvik edebilir. Yağlı ciltler için formüle edilmiş yağ bağlayıcı bir likit ya da jel temizleyiciyi deneyin. Ve kakao yağı, temizleme kremi ya da lanolin gibi yağlı içeriği olan “süper yağlı” sabunlardan kaçının. Bugüne kadarki en etkili yağ kontrol kremi Clinac O.C., yağı absorbe eden ve zararsız maddelere ayıran bir moleküldür. Bu teknoloji, okyanusa dökülen petrolü temi­zlemek için orijinal olarak tasarlanan bir kimyasaldan alınmıştır. Bir kreme eklendiğinde, Clinac O.C yüz yağını azaltabilir, yüz pırıltısını minimuma indirir. Bu ürün, saatlerce işe yarar ve makyajla birlikte kullanılabilir. Akneyi artırmaz ve tahriş edici değildir.

Nemlendirici: Cildinizin ne kadar yağlı olduğuna bağlı olarak hiç nemlendirmeyebilir ya da cildinizden yağı atan sert temizleme ürünleri kullandığınız için bir nemlendiriciye ihtiyacınız olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat eğer ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, gliserin ve sodyum pyrrolidon-ecarboxylik asit (PCA) gibi humectant (suyu çeker ve tutar) içeren nemlendiriciler kullanın. Bu maddeler yağlı parlaklığa neden olmadan suyu cildinizde tutar. Ayrıca bir losyon seçin. Kremlerden daha hafiftirler ve daha az yağ içerme eğilimin­dedirler, böylece gözenekleri tıkamazlar.

Kozmetikler: Yağ içermeyen ve su bazlı fondötenleri seçin. Zaten yağlı olan cildinize fazladan yağ eklemezler. Diğer seçenekler, yağı kurutan fondötenler ve pudralardır, bunlar fazla yağı emerek parlamayı geciktirir. Krem allıklar yerine toz olanları kullanın.

Güneşten Korunma: Yağlı ciltli birçok kişi, içerdikleri yağın sivilceleri tetikleyebileceğini düşünerek güneşten koruyucu ürünlerden kaçınırlar. Artık yağ içermeyen ko ruyucular bu bahaneyi de ortadan kaldırdı. Bunlar, fazladan parlama yaratmadan cildinizi güneşin saldırısından koru­yabilirler.

Karma Cilt

Karma cildin bakımı, dengeleme eylemidir: Tipik olarak yanaklar, alın, burun ve çene gibi (T bölgesi olarak adlandınlır) yağlı alanlarda, yağa karşı uygulama yaparken kuru yerler de nemlendirilmelidir. Fakat bu cilt bakım ürünlerinin peşinde dolanacağınız anlamına gelmez. Sadece birkaç temel ürün gerekeni yapacaktır.

Temizleme: Piyasada karma ciltler için pek çok temiz­leyici vardır. Etiketteki “normal/karma cilt” ibaresine bakın. Eğer T bölgeniz çok yağlı ise, günde yalnızca bir kez olmak üzere astrenjan kullanabilirsiniz. Daha fazla kullanırsanız kuru, pullu bir cilt yaratırsınız.

Nemlendirme: Yapmanız gereken en son şey zaten yağlı olan T bölgenizi daha da yağlı hale getirmektir. Bu yüzden nemlendiriciyi yalnızca gereken bölgelerde kullanın -karma ciltte bu genellikle yanaklardır. Eğer göz altı bölgeniz kuru ise hassas ciltler için özel olarak formüle edilmiş bir krem kullanın. Göz kremleri, gözleri steril tutmaya ve göz enfeksiyonlarını önlemeye yarayan koruyucular içerir.

Kozmetikler: Önce su bazlı fondötenleri deneyin. Fakat T bölgeniz aşırı derecede yağlı ise yağ içermeyen bir fondöten seçin ve kuru bölgelere nemlendirici uyguladıktan sonra kullanın.

Güneşten Korunma: Yağsız bir SPF-15 koruyucu ya da SPF-15 eklenmiş, yağ içermeyen bir nemlendirici kullanın.

Cinsiyet Farkı

Cinsiyetler arasındaki biyolojik farklılıklar, konu cilde gel­diğinde de devam eder. Kadın ve erkek cildi arasındaki farklılıklar derinlerde, yapısal olarak yağ ve dermiş katında başlar. Kadınlar erkeklere oranla daha ince cilde sahiptirler, testosteron -baskın erkeklik hormonu- erkeklerin derisinin kalın olmasına neden olur. Ek olarak kadınların yağ bezleri erkeklerinkinden daha az yağ salgılar; bu yüzden kadınların kuru cilde sahip olması daha muhtemeldir.

Yaşlanırken hormon düzeylerimiz değişmeye başlar, erkek ve kadın cildi arasındaki farklar daha da belirginleşir. Orta yaşların sonunda, erkekler testosteron, kadınlar da östrojen kaybederler, bu durum her iki cinste de cildin giderek daha kırılganlaşması ve incelmesi sonucunu verir. Bununla birlikte kadınlarda hormon aktivitesindeki düşüş daha dramatiktir ve daha büyük etkilere sahiptir.

Kadınlar, menopoza girdiklerinde östrojen düzeyleri düşer bu da, derinin daha ince ve kuru olmasına yol açar. Yağ bezleri, cildi yumuşak tutan doğal ’emollient’ üretimini yavaşlatır. Bu, cildin tahriş edicilere, alerjenlere ve bakterilere karşı bariyer etkisinin azaldığı dönemdir. Daha ince deri, dermatitis denilen bir çeşit iltihaplanmaya, travma ve enfeksiyonlara karşı daha az dirençlidir.

Kadınlar, menopoz ile ilişkili problemlerine jinekologları ile tartışarak seçebilecekleri hormon tedavisi ile karşı koymayı düşünebilir. Östrojen, cildi etkiler çünkü deri hücrelerinde östrojenler için algılayıcılar vardır. Östrojen deri hücrelerine muhtemelen sağlıklı kolejen ve diğer faktörleri korumak için işbirliği yapması mesajını gönderir. Oral ya da topikal (kremler) östrojen, kadın cildinin östrojen kaybı ile meydana gelen değişimlerden korunmasına yardımcı olur.

Bütün bu değişimler, kadın için cildi nemli tutmanın ve suyu emmesini sağlamanın ne kadar büyük önemi oldu­ğunu gösterir. Bunu yapmanın en iyi yolu eski bir öğüdü izlemektir: Nemlendiriciyi banyodan hemen sonra, suyu içerde tutmak için cildiniz henüz nemliyken uygulayın.

Kalınlığı sayesinde erkek cildi, daha az bakıma ihtiyaç duyar, bu yüzden erkekler derilerini garanti altında görürler. Aslında kadınlar, eşlerinin dermatologa gitmeye, güneş kremi sürmeye daha az eğilimli olduğunu, hatta nemlendirici kullanmak için bile zahmete girmediğini doğrulayacaktır. Bunun anlamı, pek çok erkeğin kendilerini açıkça ihmal ederek kırışıklıklara ve kuru cilde karşı sahip oldukları doğal korumalarının avantajını yitirmeleri demektir. Ben kişisel olarak, erkeklerde bazal-hücre karsinoma adı verilen, yüzde, kulaklarda ve boyunda görülen bir çeşit deri kanserine, kadınlardan daha fazla cerrahi müdahale yaptım.

Bu kitap boyunca birçok anti-aging stratejisi bulacak­sınız. Gala, nemi daha fazla tutmasına izin vererek cildin en üst tabakasını (stratum corneum) normal hale getirebilen, alfa hidroksi asit (bir çeşit antioksidan) ile başlayacaktır.

Topikal vitamin C ester, aynı zamanda bir antioksidandır ve kolejen üretimini artırarak derinin incelmesini engelleyebilir. Alfa hidroksi asit eğer düzenli kullanılırsa cildin kalınlaş­masını da sağlayabilir. O nedenle vitamin C ester ve alfa hidroksi asit karışımı kadın cildi için mükemmel bir anti-aging formülü oluşturur. Yine de doğru diyetin yerine geçmez. Kırılgan kadın cildinin mükemmel görünümünün devamı için günde sekiz-on bardak su içmenin ve antioksidanlar ile vitaminler yönünden zengin beslenmenin öne­mini asla abartmıyorum.

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Kadın sitemap, Dekorasyon sitemap, Yemek Tarifleri sitemap Yandex.Metrica