enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Antioksidan Güvenli Bir Ağ Yaratmak

Antioksidan Güvenli Bir Ağ Yaratmak

Serbest radikalleri durdurmak full-time iştir, hücrele­rimizi sağlıklı, cildimizi harika ve vücudumuzu hastalıklardan uzak tutmak için hazırlıklı duran antioksidanlar takımı bunu en iyi şekilde başarır. Serbest radikallerin aktivitesini sürekli izlemenin bir yolu olmadığı ya da her an sahip olduğunuz antioksidanların miktarını ölçmek mümkün olmadığı için 24 saatlik bir korunma sağlamanın tek yolu, beslenme ile aldığınız antioksidanları kontrol etmektir. Bunu yapmanın en iyi şekli, tabii ki en taze sebze ve meyveleri günde birkaç kez yemektir. Hepimiz biliyoruz ki yaşam bir şekilde, çok dikkatle hazırlanan bir diyet planına bile sadık kalmayı neredeyse olanaksız kılar. Yemek alışkanlıklarınızı geliştirmek için ne kadar kararlı olursanız olun; bir fincan kahve ile krem peynir sürülmüş bir bageli yiyivermek bazı günler yapabileceğinizin en iyisidir. Benim çözümün, mükemmel bir salata bulmak ya da sağlıklı bir yemek hazırlamak için çok meşgul olduğunuzda antioksidanların sizin için çalış­malarını sürdürmelerini sağlayacak ve kolayca izleyebile­ceğiniz bir vitamin programı sunmaktır.

Ayrıca itiraf etmeliyim ki, vitamin terapisine gerçekten inanan biriyim. Vitamin ve mineral desteklerinin sağlıklı yaşamı sürdürmenin gerekli bir parçası olduğunu on yıllar önce keşfettim ve o zamandan beri günlük dozlar alıyorum. Hastalarım, bana bir anti-aging programı için geldiklerinde onların vitaminlerini almaları konusunda bir doktordan çok koruyucu bir ebeveyn gibi olduğumu söyleyeceklerdir. Her hasta için, kendi bireysel ihtiyaçlarına hitap eden antioksidan temelli bir program hazırlarım. Yaşlarını, hareketlilik düzey­lerini, cinsiyetlerini ve ortalama bir günlerinde ne kadar stresle baş etmek zorunda olduklarını dahi dikkate alırım. Yirmili yaşlarının sonlarında ya da otuzlarının başla­rındaki sağlıklı erkek ve kadınlara muhtemelen ellilerindeki ya da atmışlarındaki belki de kronik sağlık sorunları ile ya da ağır stresle baş etmeleri gereken hastalardan daha az destekleyici verilecektir. Eğer diyetinize vitamin ve mineral eklenmesine ihtiyacınız olup olmadığı konusunda şüphe­leriniz varsa, şunu dikkate alın: Araştırmalar, Amerikalıların yüzde 97’sinin günlük önerilen (RDA) vitamin ve besleyicileri kendilerine sağlamayan bir diyet uyguladıklarını gösteriyor. Ayrıca Koenzim Q10 ve pycnogenol gibi FDA’nın araştır­masında ölçülmeyen birçok yüksek etkili antioksidan daha vardır. Herhangi bir günde antioksidan korunma düzeyini yeterli miktarda tutmak için sizin aldığınız temel yiyeceklerin dışındaki faktörler de büyük rol oynar. Stres, güneşe maruz kalma, soğuklar, hava değişimleri gibi her çeşit şey vücu­dunuzun iyi çalışmasını andan ana etkileyebilir. Diyetinizi vitamin ve minerallerle desteklemek size, vücudunuzun ihtiyacı olan besinleri aldığına dair ek bir güvence verebilir. Öncelikle bu destekleyicileri niçin önerdiğimi söylemek istiyorum.

Antioksidan

Vitaminler: Günlük Dozunuz

A Vitamini. Bu yağda eriyen vitamin, cilt için harikalar yaratır. Çok” etkilidir, gerçekte şiddetli akne ve diğer cilt problemlerini iyileştirmek için reçete edilir (Accutane ya da Retin-A olarak). Ayrıca solunum ve sindirim sistemlerinizin yanı sıra saçlarınızı ve görme gücünüzü de korur. Ek olarak, bazı çalışmalar bu antioksidanın bağışıklık fonksiyonunu desteklediğini ve enfeksiyonlara, bazı kanserlere ve kalp hastalığına karşı direnci artırdığını göstermiştir.

Vücutta depolandığından toksik olabileceği için A vi­taminini yalnızca küçük miktarlarda almanızı öneririm. Günde yalnızca 5.000 IU A vitamini ya da ön maddesi beta karoteni alın, vücutta A vitaminine dönüştürülür fakat toksik etkisi yoktur.

B-kompleks. B kompleksinde birçok vitamin yer alır ve her biri, bizi sağlıklı tutmak ve mükemmel bir cilt sağlamak için eşsiz katkılarda bulunur. B-kompleks vitaminleri cildi ve sağlığınızı değişik şekillerde koruyan kimyasal reaksi­yonlarla ilişkili birçok enzimle bağlantılıdır. B vitaminlerinden biri, her an karbonhidrat metabolizmasını, sinir sistemi fonksiyonunu, yağ asit metabolizmasını, kırmızı kan hücre­lerinin olgunlaşmasını ve diğer önemli süreçleri destekler. Bütün B’lere diyetinizde ihtiyaç vardır, fakat cildi koruma konusunda, B6 gerçekten, gamma linoleic asit gibi EFA’ları, vücudunuzda pfostaglandinler denilen aktif kimyasallara dönüştürür. Ve prostaglandinler iltihaplanmaya neden olan kimyasalları kontrol etmede mükemmel bir iş yapar.

Ek olarak, B6 vücudun homocysteine (kalbe zarar verebilen bir amino asit) düzeylerini kontrol etmesini sağ­layarak kalp hastalığını önlemeye yardımcı olur. Bir başka araştırma, B1, B2 ve B12 vitaminlerinin enerji üretiminde kritik bir rol oynadığını göstermiştir. Cilt hücrelerinde enerji üreten hücresel proseslere gerekli enzimleri sağlamada yardım ederler ve Bı aslında vücudunuzun glikoz tarafından sağlanan enerjiyi kullanmasına katkı sağlar.

Bütün güçlerine rağmen B’ler suda çözünen vitaminler oldukları için vücutta düzenli aralıklarla yerlerine yenilerinin konulması gerekir (diyet ya da destekleyicilerle) B6 yetersizliği anemiden kalp hastalığına kadar birçok şeye neden olabilir fakat bu yetersizliğin nedeni diyet eksikliğinden daha çok sağlık problemleridir. Ancak fazla miktarda B6 vitamini almak (50-100 miligramın üstünde) sinir hasarına neden olabilir. Fazla miktarda alkol tüketenler, karaciğer rahatsızlığı olanlar ya da şiddetli kronik ishal gibi sorunları olan insan­larda tehlikeli düzeyde Bl, B2 ya da Bl2 eksikliği görülebilir ve bu da soluk cilt ve enerji kaybı ile karakterize olan anemiye neden olabilir. En çok bilinen B vitamini olan Folik asit, kadınların sağlıklı bebeklere sahip olmasına yardım eder, diyette eksikliği olsa da günlük 800 mikrogram destekle kolayca çaresi bulunabilir.

Gruptaki her maddeden dengeli şekilde aldığınızdan emin olmak için vitaminlerden en iyi sonucu alabileceğiniz B kompleks vitamini alın.

C Vitamini. Beşinci bölümde zaten okuduğunuz gibi C vitamini sağlığınız için mucizevi etkilere sahiptir. Yalnızca serbest radikal hasarı önleme konusunda değil; kolejen üretmemize de yardımcıdır. C vitamini suda eridiği için (vücudunuz depolayamaz) günlük olarak yeniden doldurmak gereklidir. 25 yaşın altındaki hastalarda, günlük minimum 1000 miligram C vitamini öneririm. Daha yaşlı hastalara, fazla stres altındakilere, sigara içenlere daha yüksek doz öneririm. Ortalama 50 yaşındaki bir hasta günde 3000 ile 5000 miligram arasında C vitamini almalıdır. Eğer aldığınız C vitaminini artırıyorsanız bunu yavaş yavaş yapmak en iyisidir. Fazla doz, mide barsak sisteminde sorun çıkartabilir; eğer mide barsak sisteminizde herhangi bir rahatsızlık his­sederseniz vücudunuz alışana kadar dozu düşürün ve C vitaminini haftalara yayılan şekilde dereceli olarak artırın. Dozları gün boyunca böldüğünüzden emin olun ve yemek­lerden 20-30 dakika önce alın.

Ayrıca askorbil palmitate (vitamin C ester) denilen ve yağda eriyen bir çeşit C vitaminini de tavsiye ederim. Günlük 500 miligram her yaş grubu için yeterli miktardır.

E Vitamini. Bu yağda eriyen besin maddesi, kalp hasta­lıklarını, güneş yanığını ve hatta göğüs kanserini bile önlemesiyle ünlüdür. Genç hastalar günlük yaklaşık 200 IU almalıdır. Kırklı, ellili yaştakiler günde 400-800 IU almalılar. Aldığınız ürünün E vitamini tocotrienol ve gamma tocopherolün her ikisini de içerdiğinden emin olun, çünkü E’nin bu formları serbest radikal hasara karşı en etkili bulun­muşlardır. E vitamininin alfa tocopherol formu gerçekten en iyi seçim değildir.

Yeni E Yaşlılığa Karşı

Alfa Tocopherol. Bu, kozmetiklerin ve destekleyicilerin 1990’lar boyunca ulaşılabilir temel E vitamini formülasyon-larıdır. Bazı formüller karışık tocopherolleri de içerebilir. E’nin her iki çeşidi de cilt ve vücut için etkin müsekkin ve antioksidanlardır. E’nin bu biçimlerinin kalp hastalığını önlediği ve ılımlı şekilde kolestrol düşürücü etkisi olduğu da gösterilmiştir.

Tocotrienol. E’nin bu formu, alfa tocopherol ya da karışık tocoperoller formülünün bütün Özelliklerini taşır fakat cilt hasarlarını onarmada, kalp ve dolaşım sistemini korumada ve serbest radikalleri kovmada 40-50 kat daha güçlü ve daha etkindir. Tocotrienoller ayrıca HPE olarak da adlandırılır.

Mineraller

Yukarıda tartışılan vitaminlere ek olarak, her gün bir multimineral tableti de almanızı öneririm. Mineraller yalnızca cildiniz için önemli olmakla kalmaz, sağlığınızı da çeşitli şekillerde korur.

Kalsiyum. Kalsiyum osteopetrozu önlemek için mag­nezyum ile birlikte çalışır. Genellikle hastalarıma optimum sağlık için günlük 1000 miligram doz kalsiyum öneririm (hamile ve menopoz sonrası kadınlar kendi uygun miktarlarını doktorlarına danışarak belirlemelidir).

Çalışmalar, vücutta büyük miktarlarda bulunan bir mineral olan kalsiyuma, büyüme, diş ve kemiklerin bakımı için ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. Ayrıca normal kan pıhtılaşmasını destekler ve kalbiniz gibi kasların kasılmasını mümkün kılar. Maalesef kalsiyum eksiklikleri özellikle süt ürünlerinden kaçınarak düşük kalorili diyetleri takip eden insanlar arasında oldukça yaygındır. Bu yüzden 30 yaşın üstündeki hemen herkese, ek olarak destekleyici alması önerilir. Bununla birlikte çok fazla kalsiyum kabızlığı ar­tırabilir. Kalsiyumun vücutta etkili olabilmesi için bol miktarda vitamin D ve magnezyuma da gereksinim duyarsınız.

Magnezyum. Sağlıklı kemiklerin yapımında bir başka temel maddedir fakat aynı zamanda diğer minerallerden bağımsız olarak da önemli bir işi vardır. Kaslarınızın gevşe­mesine (kalsiyumun etkisinin tersi) ve vücudun yiyeceği enerjiye çevirmesine yardım eder. Günlük olarak 400 mili­gram doz öneririm.

Trace mineraller. Bazen bu minerallerden mikro mi­neraller olarak bahsedilir, sağlık için çok önemlidirler fakat vücutta yalnızca çok ufak miktarlarda bulunurlarsa yarar sağlarlar, fazla miktarlar toksik olabilir. Burada en önemlileri yer alıyor.

♦ Krom son zamanlarda, diyeti eğlenceli hale dönüş­türebilen hızlı bir yağ yakıcı olarak star ünü kazanmıştır. Bu iddialar hala tartışmalı şekilde ele almıyor fakat bu mineral, vücuttaki ensülini düzenleyerek doğal olarak cildinizi yaşlandıran iltihaplanma yanlısı güçleri yavaşlatabilme konusunda uzun ve saygın bir üne sahiptir. Günde 200 mikrogram öneririm. Eğer diyabetli iseniz doz konusunda doktorunuza danışın.

♦ Selenyum, doğal antioksidan savunmalarımızın en önem­lilerinden biri olan glütasyon peroksidazı oluşturmak için gereken önemli bir antioksidandir. Kadmiyum, civa ve arsenik gibi belirli toksinleri nötralize etmeye yardım eder. Bağışıklık sistemine de çok yardımcı olur ve bazı araştırmalar kalp hastalığı ile savaşmada ve kanseri önlemede etkisi olduğunu göstermiştir.

Yüksek dozlarda selenyumun toksik etkisi olabile­ceğinden günlük olarak 200 mikrogramın altında kalmak en iyisi di r.

♦ Çinko vücutta birçok değerli iş yapar, bağışıklık sistemi fonksiyonunu yükseltir, kemik gelişimine, enerji me­tabolizmasına ve yaraların iyileşmesine katkı sağlar. Diyetinizde uygun miktarda çinko olması, mükemmel görünümlü bir cilt için de önemlidir çünkü çinko, vücudunuzdaki kolejen miktarını korumak için gerekli bir grup enzimden biridir. Çinko olmadan, zarar gören kolejeni özümseyen ve yeni kolejenin gelişmesine izin veren enzimler çalışamaz. Çinko ayrıca oksijen temelli serbest radikalleri yıkmak için çalışan süper oksid dimutase (SOD) enziminin Önemli bir parçasıdır. Bu mineral, bazı hastalarda akne izlerinin iyileşmesine yardımcı olur, bununla birlikte bilim adamları bunun nedeni konusunda kesin fikre sahip değildir.

Selenyum gibi çinko da yüksek dozlarda toksik etkili olabilir. Günde 15-30 miligram alınmasını öneririm.

Diğer Önemli Tamamlayıcılar

Acetil L-karniıin. Elli yaşın üstünde ve ciltlerini onarmaya çalışan insanlara bu tamamlayıcıyı şiddetle öneririm. Günlük 500-1500 miligram doz, hücrelerinizin enerji üreten kısmı mitokondrianın onarımına yardım eder. Asetil L-karnitin ayrıca yaşlı insanlarda belleği güçlendirmek için kullanılır.

Alfa lipoik asit. Bu süper antioksidan, vücudun içindeki ve dışındaki serbest radikal hasarla mücadele etmek için çok sıkı çalışır. Altıncı bölümde bahsettiğim gibi bu evrensel antioksidan, olağanüstü şekilde güçlüdür. C ve E vitamin­lerinden 400 kez daha güçlüdür ve bu iki vitaminin vücuttaki düzeylerini yükseltir. Alfa lipoik asit, vücuttaki iltihapsal reaksiyonları önleyebilir, Alzheimer, kalp ve artrit gibi has­talıkların başlangıcını yavaşlatabilir.

Bu antioksidan, diyabetle mücadele eden insanların kan şekerlerini düzenlemelerinde yardımcı olur. Oral olarak alındığında ve topikal olarak kullanıldığında proteinin glikasyonunu (şeker hasarı) önler, bu, şekerin kolejene bağ­lanmasını engeller ve ayrıca erken yaşlanma ile cilt hasarını önlemede etkilidir anlamına gelir.

Eğer .40 ya da üstü yaştaysanız; günde en azından 100 miligram almanızı öneririm.

Koenzîm Q10. Beslenme rejiminize Koenzim Q10 eklediğinizden emin olun çünkü bu antioksidan, güneş ya da toksinler tarafından en kolay tüketilen (ciltte) maddelerden biridir. Koenzim Q10, çok önemlidir çünkü hücre zarına girer ve onu serbest radikallerin zararından korur. Ayrıca hücrelerinizin enerji üreten bölümü olan mitakondriada da çalışır. Bu antioksidan sağlıklı cilt ve sağlıklı kalp için gerek­lidir. Çoğu sağlıklı insan için günlük 30-100 miligram öne­ririm. Kalple ilgili problemleri olanlar dozaj için doktorlarına başvurmalıdır.

I-Glutamine. Bu amino asit, mide barsak sisteminizin sağlığını korur. Ülseri önler ve kas hücrelerinin yıkımını yavaşlatır. Karaciğerin hasar görmesine karşı çalışır çünkü karaciğeri koruyan glutathione gibi birçok antioksidanın ön maddesidir. Ayrıca bağışıklık sisteminin iyi durumda kalmasına yardım eder. Cildin sağlığını artırır çünkü glutathione gibi andojen antioksidanların düzeyini artırır. Her gün 500 miligram-2 gram arasında alınmasını öneririm.

Omega-6/Omega-3 EFA’lar. Bu yağların her ikisi de vücutta iltihaplanmaya karşı sürekli savaşır. Her gün balık yemek zor olduğundan EFA’lan destekleyici biçiminde alarak her zaman sisteminizde yeterli miktarda bulunduğundan emin olmak en iyisidir. Yalnızca ikiye bir oranında alınmalıdır. Omega-3’ün miktarı her zaman omega-6’nın iki katı olmalıdır. Günde 2000/1000 miligram alınmasını öneririm.

Pycnogenol. Son olarak fakat benim listemdeki önem sırası kesinlikle sonuncu olmayan antioksidan, pycnogenol adlı maddedir. Bilim adamları, çam ağacının kabukları gibi kaynaklardan nasıl sentez edileceğini son zamanlarda keşfetmişlerdir. Kolejeni koruyarak cildi pürüzsüz tutmaya yarar. Diyetinize günlük olarak 50-100 miligram eklemek görünüşünüzü iyileştirmekle kalmaz; kronik sağlık problem­lerine karşı korunmanızı da artırır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Kadın sitemap, Dekorasyon sitemap, Yemek Tarifleri sitemap Yandex.Metrica